ULUSAL VE ULUSLAR ARASI ANLAMDA ÖZGÜRLÜK

                                                                                        (Yalova)

 

 

  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile ilân edilen ve günümüzde artık çağdaş bütün

Anayasa’larda yer alan hak ve özgürlükler, insanı en yüksek değer olarak kabul eden bir

anlayışın ürünüdür. Tüm insanlar, dünyanın neresinde, hangi ülkesinde bulunursa bulunsunlar

doğuştan, kadın-erkek, ırk, din, dil ya da başka bir nedenle ayrım yapılmaksızın eşit ve özgür bireyler olarak dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, evrensel nitelikte haklara sahiptir.

     “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 12. maddesine göre; “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

      Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”

       İnsan hakları ile ilgili ulusal ve uluslar arası belgelerde “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı (Madde 17), Özel Hayatın Gizliliği(Madde 20), Konut Dokunulmazlığı(Madde 21), Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi(Madde 42), Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları(Madde 67), Dilekçe hakkı (Madde 74) gibi temel hak ve özgürlüklerin bazıları belirtilmiştir.

      Temel haklar ve ödevler, Anayasa’mızın ikinci kısmında Kişinin hakları ve ödevleri, sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler ve siyasi haklar ve ödevler adı altında düzenlendi.

      Ülkemizde  19.Yüzyıldan beri insan haklarıyla ilgili hareketler adım adım gerçekleşmektedir.Bunlar;

       Sened-i İttifak, 7 Ekim 1808’ de II. Mahmud Dönemimde padişahın mutlak egemenliğini sınırlandıran(Türk Manga Cartası) merkez hükümetle ayanlar arasında imzalanan bir anlaşmadır.  

       KanûnEsâsî   Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk anayasasıydı. Osmanlı Türkçesinde “temel yasa” anlamına gelen bu anayasa, Sultan Abdülhamid II (1876–1909) döneminde Genç Osmanlıların üyeleri, özellikle Ahmed Şefik Midhat Paşa tarafından yazıldı. Yasa sadece 1876 dan 1878 e kadar iki yıl yürürlükte kaldı.İlk defa insan haklarına ve mahkemelerin bağımsızlığına değinildi.

      Tanzimat Fermanı (1839)  ve II. Meşrutiyet Devri geçmişimizde insan haklarını içeren diğer resmi belgelerdir.

      1921 Anayasası demokratik yönden hukuksaldı ve bu anayasada ulusal egemenlik prensibi uyarlandı.1909 da değişen 1876 yasası, 1921 anayasasıyla garanti altına alınan bazı haklara sahiptir.Buna göre; basın sansürü, iletişim gizliliği ve toplantı özgürlüğü gibi bazı haklar 1921 anayasasıyla korundu. Bu anayasa süresince hiç kimse mahkeme kararı olmadan mektupları açmadı.

      1924 Anayasası hazırlanırken tabii hukuk ilkeleri, 18. yüzyıl aydınlanma fikri ve 1789 Fransız İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirgesi ilkelerinin etkileri gözlemlendi. Özgürlük diğer insanlara zarar vermeden otoriteyi bertaraf etmek olarak tanımlanır.Haklar ve özgürlük anayasa taslağında yer almıştır.

     1961 Anayasası, temel hak ve özgürlükleri güvenceli bir statüye oturtmuştur. Siyasal iktidarın yetkisini sınırsızca kullanmasını önlemek ve özgürlükleri korumak için Anayasa Mahkemesi kurulmuştur.1982 Anayasası  hak ve özgürlüklerle ilişkin ilkeleri korumuştur. Ancak sınırlama konusunda daha ayrıntılı bir düzenleme getirmiştir.

     Bazı düşünürlere göre, tarihsel süreçte insan hakları savaşının başlaması 1215 yılında İngiltere’de imzalanan Magna Karta Libertatum ile olmuştur.

     İngiltere’de ikinci belge Kral I. Charles ile parlamento arasında imzalanan “Haklar Dilekçesi” tir.In 1679 Parlamentosu “Habeas Corpus Act” başlıklı belgeyi kabul etmiştir.

     1689 yılında yasaların üstünlüğünü savunan “Haklar Bildirisi”  kabul edildi.1701 de  “Act of Settlement” kabul edildi. “Virginia Haklar Bildirgesi”(12th June 1776) ve Thomas Jefferson tarafından hazırlanan “American Bağımsızlık Bildirisi”(4th Jully 1776) insanların doğuştan bazı haklara sahip bulundukları ve bu hakların devredilemeyeceğini kabul etmiştir.

         İnsan hakları konusu uluslar arası bir sorun olmuştur.Dünyada ilk defa Roosevelt bu problemden “Dört Özgürlük Demeci”nde bahsetmiştir.

    II. Dünya Savaşı’nın sonunda 1945 yılında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 kurucu ülkenin katılımıyla toplanan San Fransisco Konferansı ile Birleşmiş Milletler  örgütünün kurulduğu ilan edilmiştir.1946 yılında kurulan İnsan Hakları Komisyonu 10 Aralık 1948 de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini yayınladı.Bildirgeyi dünya devletlerinin neredeyse tamamı benimsemiş,daha sonra devletlerin anayasalarına ve bu arada ülkemizde 1961 ve 1982 anayasalarının da hazırlanışına kaynaklık etmiştir.

 

                                                                   YALOVA FATİH SULTAN MEHMET LİSESİ